Çeviren: Gözde Kavak
Eğer psikolojik bir rahatsızlıkla yaşıyorsanız görünüşte zararsız olan ama aslında aynı durumdan mustarip insanlar için oldukça kırıcı olan bazı şeylere aşinasınızdır.
Bu “zararsız” yorumlar bazen iğneleyici sorular şeklinde ortaya çıkabilir. (Bugün ilaçlarını aldın mı?) Bazen de bu durum kişilerin kendi hayatından örnekler verdiği hikâyeler aracılığıyla bir “çözüm” olarak yansıtılır. (Becky önceden sürekli depresyondaydı ama bir kez kilo verince depresyon falan kalmadı.) Çoğu kez bu “zararsız” yorumlar psikolojik rahatsızlığın zorluklarını basitçe yanlış anlamaktan açığa çıkar. Ve iyi niyetle söylenseler bile psikolojik rahatsızlığıyla yaşamını sürdüren birinin sıkıntılarını genellikle reddedebilir.
Psikolojik rahatsızlığı olan kimse sorunlarını açtığında genellikle sizin çözüm, öneri, fikirlerinizi ya da kendi kendini iyileştirme rehberliğini beklemez; yalnızca kendilerini dinleyecek ve yanlarında olacak birini isterler.
Biz de psikolojik rahatsızlığı olan insanların duyduğu, aslında onları inciten “zararsız” yorumları öğrenmek istedik. Bu nedenle ruh hastalığı topluluğumuzdan bizlerle bu yorumlardan birer tane paylaşmalarını ve onu duymanın nasıl hissettirdiğini açıklamalarını talep ettik.
Bir insan için “zararsız” görünenin bir diğeri için aslında kırıcı olabileceğini hatırlamak önemlidir. Kim ne derse desin hisleriniz gerçek ve destek görmeyi hak ediyorsunuz.
İşte topluluğun bizle paylaştıkları:
- “Bugün ilaçlarını aldın mı?”
“Bugün ilaçlarını aldın mı?” Evet, aldım! Şu an huzursuz olmam ilaçlarımı almadığım anlamına gelmez. Bu durum böyle hissetmeme izin verilmiyormuş, sanki tecrübe ettiğim her şey sahteymiş gibi hissettiriyor. İnsanlar ilacın sorunu yok etmediğini, onu sadece bir süreliğine donuklaştırdığını bir türlü anlamıyor. – Shae N.
Gençken depresyon ve kaygı için ilaç kullanıyordum. Herhangi bir şeye üzüldüğümde annem ilaçlarımı içip içmediğimi sorardı. Sanki bir duygunun dışa vurumu ilaçları almadığım anlamına gelirdi. Bu bana, psikolojik rahatsızlığım olduğu için normal insanların duygularını deneyimlememe ve ifade etmeme izin verilmiyormuş gibi hissettirirdi. –Holly P.
- “Senden daha kötü durumda olan insanları düşün.”
“Dünyadaki gerçek dertleri olan tüm o insanları düşün!” Var olduğum için zaten yeterince suçlu hissetmiyormuşum gibi… – Leiba R.
- “İyi bir hayata sahipsin. Bunalımda olacak neyin var?”
“İyi bir hayata sahipsin. Bunalımda olacak neyin var?” Kalıtsal kusurlarım olduğu gerçeği bir yana duygularım hala gerçek. Depresif olmamayı ben de isterdim ancak birçok insan için – kendim dahi – söylemesi kolay yapması zor. – Amy W.
- “Herkes zaman zaman strese girer.”
“Hepimiz stres yaparız.” Bu söz canımı çok yakıyor çünkü kaygılarım boşaymış gibi hissetmeme sebep oluyor. Yaygın kaygı bozukluğu hastasıyım. Yani birisi bana “sakinleş, hepimiz stres yaparız” dediğinde korkunç hissetmeme sebep oluyor. Evet, herkes stres yapar ama benim yaşadığım stres değil; sorun beynim. Korkuyorum, onu durduramıyorum. Bu yüzden hislerimin yersiz olduğunu söylemek sadece durumun daha kötü olmasına neden oluyor. –Shae N.
- “Herkes bazen üzülür.”
“Herkes depresyonla uğraşıyor ama biz mutlu olmayı seçiyoruz; senin gibi karamsar olmayı değil.” Bu sözler tecrübelerimi küçümsüyor ve yeterince çaba göstermiyormuşum gibi hissettiriyor ki gerçekte ertesi sabah uyanmak için muhtemelen tüm gücümü sarf etmem gerekmiştir. –Megan K.
- “Oldukça aşırısın.”
“Aşırı”, “mızmız” ya da “dramatik” diye dalga geçilmem. Bunu kırıcı buluyorum çünkü bana sınırda kişilik bozukluğu teşhisi koyuldu ki bu benim için de diğer birçokları için de başkalarından daha yoğun hislerim olduğu anlamına gelir. Yani çoğu insanın uygun bir şekilde başa çıkabileceği durumlarda, ben tamamen bunalmış ve durumla etkin ya da sağlıklı bir şekilde nasıl baş edeceğimi bilemez halde olabilirim. Bu asla gurur duyduğum bir şey olmadı. O nedenle hakkında şaka yapıldığında ya da vurgulandığında en büyük güvensizliğim açığa çıkarılıyormuş gibi hissediyorum. –Chloe L.
- “Ama o yıllar önce olmuştu.”
“Ama o yıllar önceydi.” Evet, öyleydi. Ama beni hala günlük olarak etkiliyor. İşte o kadar kötü yakıyor canımı. Sürekli ortaokuldaki zorbalıkla geçen yıllardan kalma olumsuz düşüncelerle savaşıyorum. (Kolejde 3. yılım.) Bende travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) var. Üzerimde her zaman etkisi olacak. Hala gece terörü atakları geçiriyorum, geçmişe dönüyorum, kafamın içinde olumsuz ve gerçek olumlu düşüncelerim arasında geçen, asla sonu gelmeyen tartışmalarla boğuşuyorum. Ne kadar zaman önce olduğu fark etmez. Mucizevi bir şekilde geçmiyor işte. –Katelyn G.
- “Bu kadar çok mücadele vermek için daha çok gençsin.”
“Çok gençsin. Hayatında o kadar korkunç ne olmuş olabilir?” “Travma geçirecek kadar zamanın olmadı bile.” Travma sonrası stres bozukluğu yaşıyorum ve bu sözler bana o kadar yanlışmışım gibi hissettiriyor ki sanki ne hissettiğim önemsizmiş ya da düşüncelerimi uyduruyormuşum gibi. Gerçekten yıkıcı. – Layne G.
- “Sadece olumlu düşün!”
“Sadece olumlu düşünmelisin.” Bu laf sinir bozucu ve gerçekten oldukça aşağılayıcı. Keşke o kadar kolay olsaydı. Depresyon sadece anlık bir ruh hali ya da tercih meselesi olsaydı kesinlikle böyle hissetmeyi seçmezdim. Sanırım diğer insanlar da öyle… -Franca M.
- “Allaha bırak.”
Depresyon ve kaygıyla “yalnızca dua et ve Allah’a bırak” demek. Ben Allah’a inanıyorken, dua ediyorken ve inançlıyken doğru yapmadığıma ya da yeterince iyi olmadığıma dair çıkarımda bulunmaları… Gerçekten ellerimin ve dizlerimin üstünde haykırmıştım… – Shelby V.
“Allah’a muhtaçsın.” Sanki ben inançsızım ya da ateistim. Sadece başıma bir şey geldi diye inanmadığım, dua etmediğim, yol göstermesini istemediğim anlamına gelmez. İnsanların böyle çıkarımlarda bulunması bazen kırıcı oluyor. Ruhsal bir hastalıkla yaşamanın ne kadar zor olduğunu açıklamaya çalıştığınızda sizi görmezden gelmeleri üzücü. Meon L.
- “Nasıl depresyonda olursun? Çocuklarını düşün!”
“Nasıl depresif olursun? Şu güzel oğluna bak!” İşte en can alıcı nokta! Gerçekten hiç arkadaşı olmayan yalnız bir anneyim. Hayatım boyunca depresyonla boğuştum. Bana dünyadaki en büyük sorumluluğu hatırlatmak –onun için olmak istediğim gibi bir anne olamadığım için zaten bunalmış ve suçlu hissediyorken- sadece köstek oluyor. Belki de durumu daha kötü bir hale getiriyor ve bana kendimi yalnız hissettiriyor. –Kaitlin L.
- “Korkularınla yüzleşmen gerek.”
“Korkularınla yüzleşmen gerek.” Sanki o kadar kolay. Kaygılarım beni birçok şeyden zevk almaktan alıkoyuyor. Arkadaşlarımla Disney World’de heyecan verici bir deneyim yaşadım ve orada panik atak geçirmem haricinde bu deneyimi sevdim de. Ben geziden zevk aldım ama kalbim ve bedenim için aynı şey söylenemez. Titrerken, hızlı ve derin nefes alırken ve hıçkırırken keyfinizin yerinde olduğuna birilerini ikna etmek zor. Keşke ufak şeylerden zevk alabilseydim. – Sheila W.
- “Bu kadar olumsuz olma.”
“Sürekli bu kadar olumsuz olmayı bırak!” “Büyü!” “Bahaneler üretiyorsun.” “Senin suçun.” “Bunu kendine sen yaptın.” Bütün bu yorumlar karşısında sessizliğimi korudum. Bu sözler yüzünden tekrar mahcup edileceğim için kimseyle konuşamıyorum. –Meghan L.
- “Obsesif kompülsif bozukluğunu bir de şöyle düşün… en azından evin temiz olacak!”
Doktorum psikiyatristimin değerlendirme notlarını okudu, obsesif kompülsif bozukluğu teşhisi koyduğunu gördü ve dedi ki: “Psikolojik rahatsızlıklara bakınca bu umabileceğinin en iyisi. En azından evin temiz olacak!” Evet, doğru, doktorum… -Dani D.
- “Rahatlaman gerek.”
“Sadece rahatla!” Eğer elimde olsaydı yapmayacağımı mı sanıyorsunuz? Hızlıca ve derin nefes alırken, bir öne bir arkaya sallanıyor olmayı tercih edeceğimi mi sanıyorsunuz? – Liz T.
- “Sana ne diyeceğimi bilmiyorum.”
“Sana ne diyeceğimi bilmiyorum.” Bu bir insanın bana yapabileceği en kötü “zararsız” yorumlardan bir tanesi. Bana ümitsiz vakaymışım ve ilerleyebilmemin, daha iyi hissetmemin bir yolu yokmuş gibi hissettiriyor. Eski sevgilim bunu sürekli söylerdi. Bu durum psikolojik rahatsızlıkla olan savaşımda tamamen yalnızmışım ve yanımda olacağına en çok güvendiğim insan kolayca benden vazgeçiyormuş gibi hissettirirdi. Ucubeymişim gibi gelirdi. –Jessa P.
- “Çok güçlüsün.”
“Çok güçlüsün. Daha önce atlattın, bunu da atlatacaksın.” İyi niyetli olduklarını biliyorum ama anlamadıkları şey şu ki gittikçe zorlaşıyor. Atlatıp atlatmayacağımı bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Sanki insanlar olduğumdan güçlü olmamı bekliyormuş gibi hissediyorum ve çok yoruluyorum. Bazı günler, bunu atlatmak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum. –Leah W.
“Çok şey atlattın.” “Sen bir savaşçısın.” “Güçlüsün.” Hmmm… Hayır! Yorgunum ve yardım dileniyorum çünkü uzun zaman fazlasıyla güçlüydüm ve yalnızdım. Birçok şeyi atlatmış olmam içten içe dağılmadığım anlamına gelmez. Olumlu olmuş olmuyorsunuz; bilakis aslında nasıl hissettiğimi ve yardım istediğimi görmezden geliyorsunuz. – Elizabeth R.
- “Moralini bozan şey hava.”
“Belki de havadandır.” Dışarıda yağmur yağıyorken, soğukken keyifsiz hissettiğimi biliyorum. Ama üzgünüm, depresyon güneşte havuzun kenarında bir dinlenme yerinde oturup tatil yapıp yapmadığımı umursamıyor. Yağmur yağsa da, güneş açsa da orada işte… -Deb T.
- “Mutluluk bir seçenektir.”
“Mutluluk bir seçenektir.” Arkadaşım iyi niyetli ama inanın bana bipolar depresif dönemlerimdeyken eğer o kadar kolay olsaydı mutlu olmayı seçerdim. Ne yazık ki öyle olmuyor, çok daha karmaşık. Bana göre, yataktan çıkacak gücü bulamazken kendimi egzersiz yapmaya zorlamam, insanlardan kaçmak isterken sosyalleşmeme sebep olan ve tüm bunlar sahip olduğumdan çok çok daha fazla güç gerektirirken gün boyunca uyumamam tamamen ilaç düzenlemelerinden kaynaklı. Nörotipik beyne sahip insanlar için mutluluğun nerede bir seçim olduğunu anlayabiliyorum. Ama benim beynim her zaman bunu yapamıyor ki bu da depresyonla sonuçlanıyor. –Tiffany P.
- “Çok daha iyi görünüyorsun.”
“Çok daha iyi görünüyorsun.” Evet, bu sözleri duymak mutluluk verici görünse de bana daha ziyade öncesinde katlanılmazmışım ya da sadece kısa bir süredir azıcık daha iyi olduğum için böyle bir izlenim bırakıyormuşum gibi hissettiriyor. Ya da madem daha iyi durumdayım, öyleyse neden çıkıp iş aramıyorum ya da hayatta daha fazla ilerlemiyorum diye imada bulunuluyor. Ya da gerçekten iyi miyim ki diye sormak isteniyor. Bunu sadece öylesine mi söylüyorlar yoksa? Eğer daha iyi olmamaya başlarsam “ama çok iyi gidiyordun, ne oldu?” gibi aynı olumsuz yorumlarını yine yaparlar mı? *İç çeker.* Psikolojik rahatsızlıkla boğuşan birinin aklında neler olup bittiği hakkında hiçbir fikirleri yok. Ve biliyor musunuz? Bilmedikleri için de mutluyum. Kimse için böyle bir şey dilemezdim. –Kila R.
- “İyisin.”
Bu her defasında gözyaşlarına boğulmamaya çalışmama sebep oluyor. Hayır, iyi değilim. Kaygılarım ve depresyonum durmaksızın atakta ve ben bunların ortasında, tüm bu yükün altında nefes alamaz bir halde sıkışıp kalmış durumdayım. Kesinlikle iyi değilim. – Angel Q.
- “Sizin gibi insanların çocuklara eğitim vermesine izin verildiğini bilmiyordum.”
Ben bir öğretmenim ve sınırda kişilik bozukluğu ve bipolar II hastasıyım. Ailemden biri benim gibi insanların çocuklara eğitim vermesine müsaade edildiğini öğrenince ne kadar şaşırdığını söyledi. Kötü bir şey kast etmemişti… Sadece cahildi. Ama içim parçalanmıştı. –Danielle B.
- “Yürüyüşe çıkmalısın.”
“Yürüyüşe çık.” Cidden mi? Evden ya da duştan bile çıkabilseydim eğer bunu düşünebilirdim. Üzücü çünkü topluluğa karışmamın ne kadar zor olduğunu anlamıyorlar.” -Katie F.
- “Kilo vermeyi düşündün mü?”
Bunu kilolu olduğum konusunda hemfikirken de o kadar çok duydum ki böyle bir şey söylemelerinin bana nasıl yardımcı olacağını anlayamıyorum. Eğer daha zayıf olsam ya da daha fit olsam psikolojik rahatsızlığım geçecek mi? Hayır. Hayır. Hayır. –Angelique C.
- “Şahsen ben asla ilaç kullanmazdım.”
“İlaç içmek istemiyorum, zombi gibi olmak istemiyorum.” Ben de ilaç kullanmak istemiyorum ama ilaçlar şartları eşitliyor ki böylece ben de zombi gibi olmayayım. – Ashleigh P.