İYİ Sosyal Kooperatif

Hizmet alan bireylerin topluma dahil olabilmesi için: Kurumsuzlaştırma

Enes TAPLI

19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında, akıl hastaneleri ağır ruhsal hastalığı olan bireylerin yanı sıra, evsiz ve muhtaç nüfus için bir bakım merkezi olarak, temel sağlık hizmeti kuruluşu olarak hizmet etmiştir. Öte yandan, ruh sağlığı hizmetlerinin sağlanması, kurumsal temelli hizmetlerden, toplum temelli hizmetlere, ruh sağlığı politikasındaki kurumsuzlaştırma hareketinin bir sonucu olarak dönüşüme uğramıştır. Ruh sağlığı politikasında kurumlaşmanın sona ermesi terimi, büyük psikiyatri hastanelerinin kapatılması ve küçültülmesi ve yerine toplum içinde daha küçük ruh sağlığı merkezlerinin açılması olarak tanımlanabilir. Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık dâhil Batı Avrupa ülkelerinin çoğunda olduğu gibi, psikiyatri hastanelerinin kapsamı Amerika Birleşik Devletleri’nde ve diğer Batı ülkelerinde, yani 1960’lardan beri İtalya ve İspanya’da da kısıtlanmıştır. Bu bağlamda, bugün, ruh sağlığı hizmeti sunumu yatışlı ve ayaktan tedavi olarak iki bölüme ayrılabilir. Yatışlı hasta bakımı akıl hastaneleri, psikiyatri klinikleri ve toplum temelli yatılı bakım tesislerini içerirken, ayaktan tedavi, hastanede ayaktan tedavi verilen bölümleri, ruh sağlığı polikliniklerini, günlük tedavi merkezlerini de içeren toplum ruh sağlığı merkezlerini (TRSM) kapsamaktadır.

1960’larda başlayan kurumsuzlaştırma (deinstitutionalization) hareketleri sonucunda psikiyatrik hasta yatağı sayısı azaltılırken hastaların toplum içinde bakım ve tedavisine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Ancak süreğen hastaların kendiliğinden bu sistemlerden yararlanamadıkları, yararlanabilmeleri için de sivil toplum kuruluşlarının özel desteklerinin gerektiği görülmüştür.

Yine işsizlik, madde bağımlılığı, sosyal yoksunluk, geçmiş yaşam deneyimleri, destekleyici yardım hizmetlerinin zamanında ve yeterli düzeyde yapılmaması, kurumsuzlaştırma politikaları sonrası toplumun gereklerini yerine getirememe durumu, ucuz konutun bulunamaması vb. nedenlerden dolayı bireyler veya aileler evsiz kalmaktadır.

Sonuç olarak bakıldığında büyük ve kapalı kurumlar olan ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde yatarak tedavinin yerini, toplulukların içerisinde daha küçük ruh sağlığı hizmeti veren birimlerin alması, topluluk içinde tedavi için oldukça yararlı olacaktır. Bununla beraber bu sürecin iyi planlanmış olması da hizmet sunumu ve ruh sağlığı hizmeti alan bireylerin mağdur olmaması için önem taşımaktadır.

Kaynakça
BİLİR, M . (2018). Deinstitutionalization in Mental Health Policy: from Institutional-Based to Community- Based Mental Healthcare Services. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi , 21 (3) , 563-576 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/hacettepesid/issue/39661/469808

Akyıldız, Y . (2017). Dünyada ve Türkiye’de Evsizlik ve Uygulamaları. LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi , 8 (1) , 67-91 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/euljss/issue/29952/323166